Ölü sayısı basın açıklamalarına göre henüz 600 seviyelerinde, Sürekli sakatlılık sayı ve oranı henüz tespit edilemedi, Yıkılan ve yıkılacak bina sayısı tespit edilemedi, Psikolojik hasar tespit edilemedi, Sosyolojik hasar tespit edilemedi, Ekonomik hasar tespit edilemedi, Tek tespit edilen depremin büyüklüğü: 7,2 Depremin hemen sonrası Van iline inerken gözlerim uçağın penceresine çakılı merakla şehri seyrediyorum… Hasar tecrübemle şehre yukarıdan bakarken ekip arkadaşlarıma “Çok şükür ciddi bir şey görünmüyor, umarım düşündüğümüz gibidir” diyerek ekspertize uçakta başlıyoruz. Şehrin içine girince her sokakta hasar tanımı değişiyor. Arada tam yıkılan binalar olsa da Van genel olarak iyi görünüyor. İlk günün akşamında genel hasar tanımı ve değerlendirmesini yaparak “Van Deprem Karakteristiği” üzerine saptamalarda bulunuyoruz. Ertesi gün Erciş’e geçiyoruz. Araçla giderken ilçe girişinden itibaren “Deprem hasarı işte budur!” diyerek hasarın Erciş’te olduğuna karar veriyoruz. İlçedeki binalar içinde yıkılmayanlar olsa da her bir sokağını adım adım gezdikçe genel görünüm içinde Erciş’in ilçe olarak yıkıldığını hemen görebiliyoruz. Erciş’te hasar var… Erciş’e bakarak Van’dakine kapris demek zorunda kalıyoruz. İlk hasar tespitinde gerçekle yüzleşiyoruz. Sigortalının işyerinin önündeyiz, yanımızda acentesi ve cep telefonundan arayarak geçmiş olsun dileklerimizle hasar tespiti için eksper olarak Erciş’te bulunduğumuzu ve işyerinin önünde beklediğimizi duyuruyoruz. Cevap feci… “Şu an 19 yaşındaki oğlumu defnediyorum… Yarın gelsem olur mu?” Bu sigortalı ile işyerindeki hasar nasıl tespit edilir? Hasar işyerinde mi, sigortalıda mı daha fazla? Bu durumda hasar neye denir? Bir başka işyerine geçiyoruz, bir eczaneye. İlaçların tümü toz içinde, yağmur yağmış ve kutuları ıslanmış, serumlar ve şuruplar kırılarak akmış. Kutuların içindeki ilaçlar sağlam gibi görünüyor. Ancak kutuların barkodu okunacak durumda değil. Satılamaz. Sterilizasyon tamamen kaybolmuş. İlaç depoları geri almaz, müşteriye hiç satılmaz. İçindeki ilaç sağlam olsa da hasar tanımı farklı! Markete giriyoruz. Devrilen raflar, kırılan sıvı içecekler sabun ve şampuanlara karışmış, yerler yağ ve reçeller le kaplanmış ayakta durmakta güçlük çekiyoruz. İçerde 1,5 ton et var hepsi kokmuş, soğuk zincir kırılmış ve bakteri üremiş. Sigortalı tüm ekibi ile ayrıştırma ve temizliğe başlıyor. Ertesi gün buluşup zararı hesaplıyoruz ama; “Erciş boşaldı, ben kimseye para ile mal satamam, alıcı olsa ben para isteyemem, ilçede kimse kalmadı, kalanın parası yok, mallarım rafta kalacak, ben bunları ne yaparım, işlerimiz durdu” cevabını alıyoruz. Bunların hepsi doğru, fiziki hasarları tespit ettik ancak dolaylı hasar çok daha fazla, hasar tanımı değişti… Amacımız doğru ve gerçek zararı bulmak. Biz bunu yıllardır her gün yapıyoruz. Ancak; depremde doğru ve gerçek zarar anlatılamayacak kadar çok ve çeşitli. Her biri ironi, her biri çelişki, her bir trajedi öyküleri ile dolu. Profesyoneliz ancak önce insanız… Yapacağımız en iyi tespit vicdanımızın sesiyle şekil bulacak. Ve önce doğru ve gerçek hasarı fazla olan insandan başladık ekspertize. Her sigortalının ilk önce ruhunu iyileştirip sonra ekspertiz çalışmalarına geçtik. Sanırım bu depremde en iyi çalışan sektör sigorta sektörü ve eksperlerdi. 20 yıldır yaptığım eksperlik mesleğimde ekspertizi yaptığım günün ertesinde sadece gönderdiğim bir mail karşılığında bu denli yüksek hasarların ödenmesinden sonra ve sadece bir gün sonra ağlamaklı da olsa teşekkür eden sigortalının bu teşekkürü en kıymetli olandı.
Mustafa Nazlıer/Sigorta Eksperi / ŞEMSİYE dergisi
Teşekkürler,
|